Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahisi
Mail: bilgi@ibrahimcanter.com
Logo

Adres

Bağdat Cd. No:144 D:5 Çınar Apt. 34724 Feneryolu, Kadıköy, İstanbul

Telefon Numaralarımız

+90 532 342 00 31

+90 216 599 09 88

bilgi@ibrahimcanter.com

bilgi@ibrahimcanter.com

bilgi@ibrahimcanter.com

Meme Kanseri Sonrası Yeniden Meme Yapımı (Meme Rekonstrüksiyonu)

Meme kanseri, deri kanserlerinden sonra kadınlarda en sık görülen kanser türüdür. İstatistikler, dünyada her sekiz kadından birinin hayatının belirli bir döneminde meme kanserine yakalanacağını gösteriyor. Amerikan Kanser Derneği’nin verilerine göre dünyada her yıl 1,3 milyon kadına meme kanseri teşhisi konuluyor ve her yıl 465 bin kadın bu nedenle hayatını kaybediyor.

 

Erken teşhisin yaygınlaşması ile meme kanserinden ölüm oranları giderek düşmekte ve hastaların beklenen yaşam süreleri uzamaktadır. Bu nedenle hastanın kanser tedavisi sonrasında yaşam kalitesini yükseltmek giderek daha çok önem kazanmaktadır.

Kadınların meme kaybı sonrası yaşantılarını tekrar normalleştirebilmeleri için meme onarımları önemli bir katkıdır. Meme kaybı fiziksel, sosyal ve ruhsal açıdan hastaları kötü yönde etkilemektedir. Bu tür organ kaybı hastaya sürekli yaşadığı travmayı hatırlatmakta, vücut algısını bozmakta, istenmediğini ve beğenilmediğini düşünmesine neden olmaktadır. Bu da gerek ailesi, gerekse çevresiyle ilişkilerinin bozulmasına sebebiyet vermektedir. Özellikle yaz aylarında kıyafetler sorun olmakta, mayo giyemeyen birçok hasta deniz tatiline gitmek istememektedir. Diğer memenin büyük olduğu durumlarda belirgin asimetriler oluşmakta, bu da vücut dengesini bozarak omurga sorunlarına yol açmaktadır. Dışarıdan kullanılan silikon protezler omuzlarda ve boyunda sorunlara yol açmakta, terleme ve temas nedeni ile cildi olumsuz etkilemektedir. Meme kanseri sonrası meme onarımları hastaların yaşam kalitelerini yükseltmekte, ruhen ve bedenen daha iyi bir hale gelmelerini sağlamaktadır.

 

Meme onarımları artık tüm dünyada meme kanseri tedavisinin bir parçası olarak kabul edilmektedir. Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) 2010 yılında aldığı bir kararla, tüm meme kanseri hastalarının tedavi sırasında meme onarımı yöntemleri konusunda bilgilendirilmelerini zorunlu kılmıştır. Meme kanseri hastaları bu konuda doktorlarından ayrıntılı bilgi talep etmelidirler.

Tıbbi olarak meme onarımına engel bir durumu olmayan tüm meme kanseri hastalarına meme onarımı işlemleri yapılabilir ve yapılmalıdır. Meme onarımı işleminin kime yapılacağına, zamanlamasına ve yöntemine Genel Cerrah, Onkolog, Plastik Cerrah ve hasta birlikte karar verirler. Meme kanseri tansı alan her hasta kanser tedavisini yapacak hekimine meme onarımı hakkında kendilerine bilgi vermelerini talep etmelidir.

Meme kanserine yönelik cerrahi işlemin yapıldığı ameliyatta aynı anda meme onarımının yapıldığı sürece ‘anında meme onarımı’, onkolojik tedavinin tamamlanmasının beklenmesi sonrası yapılan onarıma ise ‘geç meme onarımı’ adı verilir. Erken evre tümörlerde memenin alınması sırasında onarım işlemine (anında meme onarımı) de başlanılabilir. Eğer tümörün evresi ileri ise ve ameliyat sonrası radyoterapi planlanıyorsa onarım işlemi daha sonraya  ertelenebilir. Hastanın kemoterapi ve radyoterapisinin sonlanması beklenir ve sıklıkla bir yıl sonra onarım sürecine (geç meme onarımı) başlanır. Eğer ameliyat sonrası radyoterapi alıp almayacağı belli değilse, mastektomi sırasında göğüs adalesinin altına boş bir doku genişletici yerleştirilir ve şişirme işlemine tedavilerin bitiminden sonra başlanır. Böylelikle hasta fazladan bir ameliyat olmaktan kurtulmuş olur.

Hastalar için meme kanseri olduklarını öğrenmek psikolojik olarak başlı başına bit travmadır. Bir de tedavi amacı ile bile olsa memelerinin kaybı onlara ekstra ruhsal, sosyal ve fiziksel sorunlar yaratmaktadır. Oysa hastaya yapılacak onkolojik cerrahi sırasında uygulanacak bir onarım yöntemi ile meme şekli ve dokusu sağlanabilir ise hastalar bu ekstra stresten ve travmadan korunmuş olur. Sonraki tedavisine uyumu ve motivasyonu artar. Bu nedenle meme onarımı yapılması estetik bir işlem değil hastanın sağlığını olumlu etkileyen tamamen tıbbi bir gerekliliktir. Meme onarımı artık tüm dünyada meme kanseri tedavisinin bir parçası olarak kabul edilmektedir. Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) 2010 yılında aldığı bir kararla, tüm meme kanseri hastalarının tedavi sırasında meme onarımı yöntemleri konusunda bilgilendirilmelerini zorunlu kılmıştır. Meme kanseri hastaları bu konuda doktorlarından ayrıntılı bilgi talep etmelidirler.

Kanserin evresinin çok ileri olduğu, uzak metastaz bulunan hastalarda hastalık kesin kontrol altına alınmadan onarım işlemine başlanmaz. Çok yaşlı, genel durumu bozuk, ilerlemiş kalp hastalığı, şeker hastalığı, damar hastalıkları gibi ağır sağlık sorunu olan hastalarda meme onarımı yapılmayabilir.

 

İlk kanser saptandığında, kanserin evresi ileri olan hastalarda, ameliyat sonrası radyoterapi, kemoterapi kesin olarak planlıyorsa, meme cerrahının da görüşü alınarak erken onarım yerine geç onarımı tercih etmek seçilen yoldur. Ameliyattan ve tedaviden 1 sene sonra meme onarım sürecine başlanabilir.

Meme onarımı için kullanılan yöntemler şunlardır:

  1. Meme protezi (implant) kullanılarak yapılan onarımlar
  2. Hastanın kendi dokuları kullanılarak yapılan onarımlar
  3. İki yöntemin birlikte kullanıldığı onarımlar

Meme cildinin tamamının korunduğu deri koruyucu mastektomilerde, meme başının da korunduğu koruyucu subkütan mastektomilerde doğrudan silikon protezler yerleştirilebilir. Protez göğüs adalesinin altına yerleştirilir. Ancak bu işlem sınırlı sayıda hasta için uygundur.

 

Mastektomi sırasında deri kaybı da olacaksa göğüs adalesinin altına “Doku Genişletici” (tissue expander) denilen tamamen boş yada bir kısmı boş bir kısmı silikon ile doldurulmuş silikon bir balon yerleştirilir. Ameliyatın üzerinden yaklaşık 3 hafta geçip dokuların iyileşmesi tamamlandıktan sonra bu silikon balon tuzlu su enjeksiyonları ile şişirilmeye başlanır. Şişirme süreci 2-3 ay sürer. Doku genişletici şiştikçe, üzerindeki göğüs cildi de yavaş yavaş genişler. Bu genişleme, hamilelik sırasında kadınların karnının büyümesine benzer. Şişirme işlemi genellikle hedeflenen meme büyüklüğünün %50 fazlasına ulaşılıncaya kadar devam eder. Daha sonra hasta tekrar ameliyata alınır, doku genişletici çıkarılır ve yerine silikon protez konur. Simetri amacıyla karşı memeye müdahale etmek gerekebilir.

Küçük memesi olan, memeleri fazla sarkık olmayan, deri kaybı fazla olmayan, radyoterapi görmemiş hastalar protezli onarımlar için uygundur. Ayrıca her iki memesi birden alınan hastalarda da genellikle protezli onarımlar tercih edilir.

Protezli onarımlar vücudun başka yerlerinden doku taşınmasına göre daha basit işlemlerdir. Ameliyat göğüs bölgesi ile sınırlı kalır. Ameliyat sonrasında hastalar çok daha kısa sürede normal yaşantılarına dönebilirler. Başka yerden doku taşınmadığından ilave bir iz olmaz. Onarım göğüsün orijinal cildi ile yapılır ve renk uyumu gibi sorunlar yaşanmaz. Yeni oluşturulan memede mastektomi izi dışında ilave bir dikiş izi olmaz.

 

İşlemin en önemli dezavantajı silikon protez gibi bir yabancı cisim kullanılıyor olmasıdır. Mastektomi hastalarında proteze bağlı sorunlar, normal meme büyütme hastalarına göre daha fazla yaşanır. Kapsül kontraktürü, protez görünürlüğü, dalgalanmalar gibi sorunlar daha sıktır. Karşı tarafla simetri oluşturmak bu yöntemde daha güçtür. Memeler ilk başta simetrik görünseler bile, zaman geçtikçe normal göğüs yaşlanıp sarkarken silikonlu taraf hep dik kalır ve asimetriler belirginleşir. Bu nedenle uzun vadede revizyon işlemlerine daha fazla ihtiyaç duyulur.

Vücudun çeşitli bölgelerinden deri ve deri altı dokularının taşınması ile onarım işlemleri gerçekleştirilir. Dokular altlarındaki adale ve bunu besleyen damarlar ile birlikte taşınırlar. Taşıma işlemi ya adalenin tamamının göğse taşınması ile yapılır, ya da taşınacak doku vücuttan tamamen ayrılır ve damarları mikroskop altında göğüsteki damarlara bağlanır. Bu şekilde taşınan dokulara flep ismi verilir. Meme onarımında flepler en çok karından ve sırttan hazırlanır:

  1. TRAM flep: Göbek altında kalan karın dokusu, karın ön duvarındaki adale ile birlikte taşınır.
  2. Latissimus dorsi flebi: Sırtta yer alan kanat adalesi, üzerindeki cilt ile birlikte koltuk altından göğüs duvarına taşınır.

Bunlar dışında kullanılan başka flepler de olmakla beraber kullanım alanları sınırlıdır.

Mastektomi sonrası ileri derecede cilt kaybı olan hastalarda, göğüs duvarındaki deri kalitesinin iyi olmadığı durumlarda, radyoterapi görmüş kişilerde silikon protez yerine kendi dokuları tercih edilir. Doğum yapmış, göbeği olan hastalar karından hazırlanan TRAM flep için uygundur.

 

Karnında yeterli dokusu olmayan, doğum yapmamış kişilerde karın bölgesi tercih edilmez. Bu tür hastalarda sırttan taşınan dokular kullanılabilir. Ayrıca çift taraflı onarım gerektirenlerde birinci seçenek protezlerle onarım olmalıdır.

Karın dokusu ile yapılan onarımın en önemli avantajı silikon gibi yabancı bir cismin kullanılmaması, onarılan memenin de zaman içerisinde sağlam meme gibi yaşlanması ve simetri kaybının daha az olmasıdır. Ayrıca hasta aynı karın germede olduğu gibi, alt karnındaki fazlalıktan da kurtulmuş olur.

 

Bu yöntemin en önemli dezavantajı nispeten ağır bir ameliyat olması, daha ağrılı olması ve işlem sonrası normal hayata dönmenin daha uzun sürmesidir. Ayrıca karında uzun bir ize yol açar, ancak bu iz karın germe ameliyatlarında olduğu gibi çamaşırın içinde kalacak şekilde tasarlanır. Ameliyat sonrası karın duvarı zayıflar ve fıtık gelişebilir. Bunu engellemek için karın duvarı mutlaka sentetik yamalarla desteklenir. Bu işlemin yapılmış olması, hastanın ileride çocuk doğurmasına engel olmaz. Ancak karından yapılan onarımlar çocuk yapmayı planlayan hastalarda fazla tercih edilmez.

Sırttan hazırlanan dokularla yapılan onarımlar, karın dokusundan hazırlananlara göre daha ağrısızdır. Ameliyat sonrası iyileşme dönemi daha kısadır. Ameliyat sonrası komplikasyon oranları daha düşüktür.

 

En önemli dezavantajı sırttan hazırlanan dokunun meme büyüklüğünü oluşturmada sıklıkla tek başına yeterli olmamasıdır. Özellikle karşı memenin büyük olduğu hastalarda yeterli hacmin elde edilmesi için silikon meme protezi ile beraber kullanılmaları gerekir. Ayrıca sırtta uzun bir yara izine yol açar, ancak bu iz sutyen ya da mayo içerisinde kalır

Meme onarımlarında yağ enjeksiyonları son zamanlarda çok gündemde olan bir konu. Fazla bir deri kaybı olmayan ve karşı memesi küçük olan hastalarda yağ enjeksiyonu tek başına kullanılabilir. Tek sefer genellikle yeterli olmaz ve birkaç uygulama gerekebilir. Bunun dışında yağ enjeksiyonlarını diğer yöntemleri destekleyici bir işlem olarak da sık kullanılır. Beraberinde verilen kök hücreler özellikle radyoterapi sonrası deride oluşan olumsuz etkilerin düzelmesinde büyük katkılar sağlar. Enjeksiyon sonrası deri yumuşar, rengi pembeleşir ve damarlanma görünümü azalır. Meme protezi ile yapılan onarımlarda protezin etrafının yağ enjeksiyonları ile doldurulması memenin daha doğal görünmesini ve daha yumuşak olmasını sağlar.

 

Tüm bu faydalarının yanı sıra özellikle kök hücre içeren hücre kokteyli ile zenginleştirilmiş yağ enjeksiyonu maliyeti yüksek bir yöntemdir. Ayrıca birden fazla uygulama yapılması gereken hastalarda maliyet daha da yükselecektir.

Meme onarımı işlemleri genellikle çok seanslı ameliyatlardır. Sürecin tamamı bir yıla yakın bir süreye yayılır. Bunların arasında büyük ve ağrılı işlem, sıklıkla ilk ameliyattır. Sonraki işlemler daha kısa ve ağrısı azdır.

 

Protezlerle onarım yapılacaksa ilk ameliyatta doku genişletici konulur ve karşı meme küçültülür; ikinci seansta protez konulur ve simetri sağlanır. Kendi dokuları ile yapılacaksa ilk ameliyatta doku taşınır ve duruma göre karşı meme şekillendirilir. İkinci ameliyatta simetri sağlamak amacı ile ufak revizyonlar gerekir.

 

Tüm yöntemlerde üçüncü ameliyatta meme başı onarımı gerçekleştirilmektedir. Bu oldukça basit bir işlemdir ve genellikle lokal anestezi altında yapılır. Meme başı oluşturulurken ince meme başının çıkıntılı kısmı oluşturulup daha sonra dövme yaptırılarak renkli kısım oluşturulabileceği gibi önce deri yaması koyularak koyu renk kısım yapılıp sonraki bir seansta meme başının çıkıntılı kısmı da oluşturulabilir.

Meme onarımının tüm aşamaları bitip simetri sağlandığına kesin emin olunduğunda meme başı onarımı yapılır. Bu en son işlemdir. Meme başı, genellikle o bölgedeki cilt kendi üzerine dikilerek elde edilen bir kabarıklık şeklinde onarılır. Diğer meme başı büyük ise onun bir parçası da kullanılabilir. Meme başının çevresindeki areola denilen renkli alan ise ya diğer areoladan alınan parça ile ya da bacak iç kısmından alınan deri ile onarılabilir. Ancak en yaygın kullanılan yöntem dövme (tatoo) yaptırmaktır. Diğer areola ile aynı renkte dövme yapılarak simetri sağlamak mümkündür. Son derece pratik olduğu için en çok tercih edilen yöntem dövme yaptırmaktır.

Hangi yöntemin kullanılacağını sizin dokularınızın durumu, vücut yapınız, almış olduğunuz tedavi, radyoterapi görüp görmediğiniz, tümörünüzün evresi, diğer memenizin büyüklüğü, yaşınız, doğum yapıp yapmadığınız gibi pek çok faktör belirler. Tüm bunlar değerlendirildikten sonra kullanılabilecek seçenekler belirlenir. Bu seçeneklere hasta, doktorla birlikte bir karar verir. Meme onarımı uzun bir süreçtir ve her aşamasında karşılıklı konuşarak ortak kararlar alınır. Bu sürecin başarı ile tamamlanabilmesi için hekim ve hastanın birbirlerini iyi anlayabilmeleri ve karşılıklı güvenin oluşması son derece önemlidir. İşlemlerin her aşamasında sorunlar yaşanabilir. Bu sorunlar ancak karşılıklı güven varsa aşılabilir.

 

Hekimin hastasına karşı uygun olan seçenekleri sunmak, avantaj ve dezavantajları anlatmak, olası sorunlar gelişir ise nasıl baş edileceği hakkında bilgi vermek sorumluluğu altındadır. Uygulanacak yöntem konusunda hasta da bilgi sahibi olduktan sonra karar mekanizmasına katılmalı ve hekimini yönlendirmelidir.

Meme kaybı hastalarda ruhsal, sosyal ve fiziksel sorunlara yol açmaktadır. Meme onarımı sürecinin başlaması ile hastalar hayatlarının kontrolünü tekrar ellerine aldıklarını hissederler ve onarım meme kanseri sonrası düştükleri boşluk hissini, depresyonu yenmelerinde faydalı olur. Bu nedenle memesini kaybeden tüm hastalara, aksine bir durum olmadıkça, meme onarımı uygulanmalıdır.